Korona salgını gibi çok ciddi bir kriz bile toplumsal kutuplaşmayı azaltmadı, artırdı. Mantığa ve bilime güveni artırmadı, azalttı. Akıl sorunlarımız katlanılmaz boyutta. Yaşlı kuşakların aşırı siyasileşmesi… Genç kuşakların yönetimsel sorunlara karşı aşırı boşvermişliği… Siyasi zekanın zaten çok düşükken iyice yitmesi… Medya ve sosyal medyadaki baskın güçlerin akıl yıkıcı etkisi…
Sözünü ettiğimiz ciddi sorun tüm dünya genelinde evrensel bir sorun. Biz bu kısa yazımızda problemin ülkemizdeki neden ve sonuçlarını özetle sıralayacağız.
18 yıllık AKP iktidarı sosyal zekayı aşırı ölçüde geriletti. Toplumun kasti olarak kutuplaştırılması, insan aklını büsbütün dumura uğratan “taraftarlık psikolojisi”ni egemen kıldı. Yandaş medyanın kine, düşmanlığa, iftira ve yalana dayalı yoğun propagandası habere, bilgiye, doğruya güveni büyük ölçüde azalttı.
Son beş yılda muhalefetin içine düştüğü durum toplumun önünü hepten tıkadı. Daha öncesinde iktidarı, ABD ve Batı işbirlikçisi olmakla ciddi biçimde suçluyorduk. Hendek terörü (Demokratik Özerklik ilanıyla ülkeyi bölmek için kanlı kalkışma) ve FETO darbe girişimiyle… Siyasi tabloda güçler ve ittifaklar yerleşimi tam tersine döndü. Muhalefet baştan ayağa emperyalizmin beşinci koluna dönüştü. “AKP gitsin de ne olursa olsun” mantığı tepeden tabana birbirini ateşleyerek ülke ve halk düşmanlığına evrildi. PKK-HDP ile işbirliği son derece meşru sayılmaya başladı. CHP Batı piyonu HDP’cilerin yönetimine girdi.
Muhalefet kavramının içi boşaltıldı. Muhalefet fiilen yok edildi. Milli gelirden aslan payını kapmada, nimetleri paylaşmada iktidar ile ortak, azgın tüketici, doymak bilmez “muhalif” orta sınıf… Büyük burjuvalarla birlikte kendi yiyici liderlerini ortaya çıkardı. Lafta, dedikoduda, yalan uydurmada… AKP başta diye ülke düşmanlığı yapmada son derece keskin yığınlar, partiler… Gerçek muhalefet adına hemen hiçbir şey yapmıyorlar. Sistemle bütünleşmişler. Düzene direniş anlamında neredeyse her duruştan ve etkinlikten kaçınıyorlar. Moda muhalefet şudur artık: AKP'ye karşı laf üretmek, ama sisteme sapına kadar ortak olmak! İktidarın ekonomik ortağı değiller sadece, onun başlıca haklılık ve meşruluk kaynağılar. AKP en çok bu sözde muhalefet sayesinde var.
“Muhalefet” bundan sonra daha radikal bir şeyler yapsa da hükmü, samimiyeti yok artık… Çünkü batının kuklası, Soroz’un, FETO’nun ajanlarına dönüşmüş durumdalar.
Korona salgınında bir daha gördük. Yalan haber üreterek iktidarı sözde yıpratmaya çalışırken, en temel insani duyguları sıfırlayan muhalif medya… Sözcü, Fox, Halk-TV, Tele-1, KRT, Cumhuriyet, Birgün vb… Onlardan ve dedikodudan beslenen dış güdümlü sosyal medya ağları. Whatsapp grupları vb… Düzeyi aşağı çekme yarışındalar. Ülkenin okumuşları, seçkin sözde aydınları ülkeye ve halka ihanet yarışındadır. Felsefe, sanat, edebiyat, akademi, bilim ve bilgi.. dünyada pek rastlanmadığı biçimde önce iktidar, daha sonra da özellikle muhalefet eliyle ayaklar altında. 80’den bu yana uygulanan sistemli casuslaştırma programları tam başarıya ulaştı.
Olgulara, bir bütün olarak hayata tuzu kuru burjuva sınıf mantığıyla yaklaşan aşırı siyasileşmiş sahte Atatürkçü, sahte solcu yığınlar… Kendilerine hayran… Her şeyi ama her şeyi bilmeden bilen… Okuma, araştırma, sorgulama yetilerini yitirmişler… Zombilere dönüşmüşler… Ne kanıt gösterseniz kalıplaşmış dokuz-on cümleyle hırıldayarak canınıza okuyorlar… İnsan zihnine cehennemi yaşatıyorlar… Yoksula yakınlık mantığını tümden unutmuş, bitik mizah duygularıyla her şeyi alaya alan bilinç sefilliği… İşçiyle, emekçiyle gönül bağlarını mankurt ufuklarının cenderesine sıkıştırmaya çalışan, sığmayınca darda kalmış herkese küfreden kuşaklar… Bunlar güya aşırı siyaset yapar, insani kültür birikimimizi sahtekar liderlerinin sığ köşe yazılarına hapsederken… Pamuklara sarıp prensler, prensesler gibi yetiştirdikleri çocukları, torunları… Yalnızca ve yalnızca kişisel kurtuluş peşinde. Kapitalizmin her alanda kulu kölesi haline gelmişler, tüketici yaşam dışında hiçbir şeyi hayal bile edemiyorlar.
Tablo yine de umutsuz değil.. Bugünkü sözde solcu, çakma Atatürkçü yaşlı kuşakların çocuklarından bile parlak değerler çıkıyor ara sıra. Kaldı ki gerçek halk çocukları arasında çok sayıda pırıl pırıl gence rastlanıyor. Gerçi politik anlamda çoğu fazla bilinçli görünmüyor… Ancak gerçek doğru politika laflarda değil, işlerde ve eylemlerdedir. Ülkenin geleceğini, Cumhuriyet’i emanet edeceğimiz gençler çok farklı yerlerden fışkırmaktadır.
Kaan ARSLANOĞLU