Ben Ne Yapabilirim Sorusu
Önerilerimden ve halka çağrılarımdan ötürü, bu sual bana gene soruldu. Cevabını 4 yıl evvel, hemen hemen aynı tarihte vermiştim, tekrarlıyorum:
Öncelikle, yapılamaz ve yapamam diye bir şey yok. Arzu ve kararlılık olunca, her şeyin bir yolu var. Yapılması gerekenler hayâtî ve ana önemdeyse, para, yâni bütçe sorunu olarak algılandığında, esâret kabûl edilmiş olur. O hâlde, özerk olmak isteyen bir ülke için, para yapılmasında etken olmamalı.
Mesele yapılabilip yapılamayacağı da değil, yapılmalarına engel olan şartların nasıl üstünden gelineceği ve nasıl yapılmaya başlanacağıdır.
Hiçbir ülkede, iç ve dış engellere karşı durabilmek kendiliğinden olagelmez. Zâten olabilseydi konuştuklarımız yapılmış olurdu.
Neden yapılmaz?
Mükemmel yönetimi olan bir ülkede, konumuz olan kaçınılmazlar, seçilenler tarafından görevleri icabı yapılır. Diğerlerinde ise, önceliğin oy ve rant getirecek yapımlara kısıtlı kaldığı görülür.
O ülkelerde de yegâne başarı yolu, halkın gücünü kullanmaktır. Eğer varsa, halkın gücüne karşı hiçbir yönetim devamlı olarak karşı duramaz. Büyük bir olasılıkla yönetim, er-geç istenenleri bir oy kazanma yolu yaparak da olsa, yerine getirmek zorunda kalır.
Gereken, halkın gücünü kullanacak bilgide, neden kullanması gerektiğinin bilincinde ve isteğinde, olmasını sağlamaktır. Bu güç de iki türlü ortaya çıkar:
Çağdaş ve ilerlemiş toplumlarda halk bilinçli olarak kendiliğinden yapılması gerekenleri seçtikleri temsilcilerinden bekler. Gerekeni yapmazlarsa denetileceklerini ve bir daha seçilmeyeceklerini bilenler de, istekleri yerine getirirler. Getirmeye mecbur olurlar. Diğer toplumlarda ise gereken, öncelikle halkı bilinçlendirmektir.
Kitap okumayan, çıkarlarını her şeyin önüne koymaya alışmış, ne yapılması gerektiğini bilmeyen, sâde şikâyetle yetinip, her şeyi yukarıdan beklemeye şartlandırılmış bizimki gibi toplumlarda, kalan tek yol, basın ve TV’yi kullanmaktır. Bu yaptırım sırasında öncelik, basındadır.
Bu nedenle Atatürk: “Basın, ulusun ortak sesidir. Bir güç, bir okul, bir yol göstericidir” demişti.
Kendiliğinden hareket etmek yeteneğinde olmayan basını harekete geçirmek için de yegâne yol, bireyin isteği ve katkısıdır. Birey, basın mensuplarını uyarmadan, tazyik etmeden, gerekirse ısrarlarıyla mecbur etmeden, gâyeye erişilemez.
Çünkü basının üzerinde durmadığı konular, hemen hemen hiçbir konu, hiçbir yere gitmez.
Bu başlangıcı oluşturmak da, ülkenin vatanseverlerinin görevidir. Aklı biraz eren, eli kalem tutan, telefon etmesini bilen, ülkenin geleceğini biraz da olsa düşünen her bireyin, yazarlarına isteklerini aksettirmeleridir.
Bu gibi konular bir kere yazılmakla hiç bir yere varılmaz. Çabucak unutulur veya unutturulur. O nedenle yapılması gerekenin ikinci kademesi de, o yazarların bu konuları devamlı olarak gündemde tutmalarını sağlamaktır. Yâni başlangıcın peşini bırakmamaktır.
Bu yapıldığı takdirde, hükümet kimin yönetiminde olursa olsun, dışarıdan baskılar var olsa bile, yapılmaması gibi bir durum olamaz. Bireyden başlayan istek, halkın isteği hâline geldiğinde onun önüne hiçbir şey geçemez. Târih bunun kanıtlarıyla doludur.
Baştaki sorunun irdelediğimiz cevabı, bir ülkenin geleceği, yâni özgürlüğü ve özerkliği bireyin isteğine, bireylerden oluşan halkın isteğine, halkın harekete geçireceği basına bağlı olduğudur.
Dünyânın İçinde olduğu, insafsız, vahşi, ekeno-terör ortamı, bunun başka türlü olmasını hiç bir zaman olanak vermez. Zâten her yerin olanak vermediğinin örnekleriyle dolu olduğunu görüyoruz!
Kısacası, esâret, sâde halkın seçtiği yönetimin yanlışlarından, noksanlarından değil, bireyin bilgisizliğinden ve tembelliğinden olur. Kabahatleri başkalarına atmaktan vaz geçmek ve eli taşın altına koymak, yaşamak istenen özgürlüğün var olabilmesine katkıda bulunmak gerekir.
Okuyucularıma cevabım: Gerçekten istemek ve elde etmek için çalışmak, onu hak etmek lâzım.
Devamlı öne çıkardığım ana sorunlarımızı okuduğunuz ve dinlediğiniz yazarlarınızdan, üzerinde öncelik sırasıyla o konuları gündeme getirmelerini isteyin. Bu bilgilerin yayılmasını sağlayın.
Ana sorunumuz bağımlılığımız. Alt başlıklar:
Enerjide bağımsızlık, kendine yeterlik,
Tarımda bağımsızlık, kendine yeterlik,
Savunmada yeteri kadar bağımsızlık,
Hukukta bağımsızlık ve adâletin varlığı,
Bunlar düzeltilince de ekonomi kendiliğinden düzelir, işsizlik kalkar.
Em.Mimar Turgut KARABEKİR